CHP’nin Adaylık Krizi ve Ankara’nın Derin Kulisleri
Son dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar cephesi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş üzerinden ciddi bir strateji izliyor. Ankara’nın derin kulislerinde dolaşan bilgilere göre, Cumhurbaşkanlığı seçimi için CHP’nin adayını belirlemesiyle ilgili ciddi bir belirsizlik ve iç çekişme yaşanıyor. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını belirleyeceği ön seçimde, Ekrem İmamoğlu’nun tek aday olarak öne çıkacağı iddiaları gündeme gelirken, Mansur Yavaş ise erken seçim ve adaylık konularında net bir tavır sergilememişti. İktidar medyasının, özellikle İmamoğlu’nu hedef alarak oluşturduğu baskı ve algı operasyonları, bu stratejinin bir parçası gibi görünüyor.
CHP’deki Adaylık Yarışı: İmamoğlu’nun Tek Aday Olması ve Yavaş’ın Çekilmesi
Ekrem İmamoğlu’nun hakkında açılan 6 farklı soruşturma ve siyasi yasak talepleri, iktidarın onu seçim yarışından dışlama çabalarını güçlendirmişti. Özellikle son dönemde İmamoğlu’nun diplomasının tartışmaya açılması ve siyasi yasak talepleri, muhalefetin karşısında ciddi bir engel oluşturmuş olabilir. Ancak, CHP’nin içindeki bazı güç odaklarının İmamoğlu’nu tek aday olarak öne çıkarma kararı aldığı iddiaları da kulislerde konuşuluyor. Bu durumu destekleyen en önemli faktör ise, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, iktidarın yargı ve medya üzerindeki baskılarını vurgulayarak ön seçimin gerekliliği hakkında yaptığı açıklamalardı.
Mansur Yavaş, ise bu süreçte ön seçimde yer almak yerine “daha erken” diyerek adaylık tartışmalarına mesafeli kalmış ve sonunda yarışa katılmayacağını açıklamıştı. Ancak, bu tutum da pek çok soru işareti doğuruyor. Yavaş’ın anketlere bakarak, zamanı kollayarak karar alması, ardında başka bir strateji olabileceğini düşündürüyor.
İktidarın Muhalefete Yönelik Algı Operasyonları
İktidar cephesi, CHP’nin içindeki bu kaos ortamını etkili bir şekilde kullanmak için medya üzerinden bir “birliksizlik” algısı yaratmaya çalışıyor. İktidar medyasının, Yavaş ve İmamoğlu üzerinden yürüttüğü operasyonların temel amacı, halkın gözünde “kendi içlerinde bile birlik sağlayamayan bir partinin” ülkeyi yönetemeyeceği fikrini yaymaktı. Bu algı operasyonlarının, seçmen üzerinde oldukça etkili olduğu düşünülüyor. Ayrıca, CHP’nin içindeki çekişmenin Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimi için avantaj sağlayabileceği hesaplanıyor.
Yavaş ve İmamoğlu Arasındaki Dayanışma Mesajı
Yavaş, İmamoğlu’na yönelik oluşturulan olumsuz algı hakkında çok net bir duruş sergileyerek, “Biz, rakibin ayağını takılmasından fırsat bekleyecek, alçaklık yapacak insanlardan değiliz” demişti. Bu açıklama, Yavaş ve İmamoğlu arasında bir dayanışma olduğunu ve siyasi kumpaslara karşı birbirlerini savunacaklarını açıkça gösteriyor. Yavaş ayrıca, “Eğer Ekrem Başkan’ın başına siyasi kumpaslar kurulursa, en başta yanında ben olacağım” diyerek, CHP içinde bir kriz durumunda birlikte hareket etme kararlılıklarını da vurgulamıştı.
Erdoğan’ın Stratejisi ve Yavaş’ın Rolü
Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sürecinde, rakiplerinin güçsüz ve parçalanmış bir şekilde yarışa girmesini tercih ettiği açık bir strateji olarak öne çıkıyor. Yavaş’ın aday olmaması ya da adaylık konusunda belirsizlik yaratması, iktidar için oldukça avantajlı bir durum yaratabilir. Zira Erdoğan’ın karşısındaki muhalefet adaylarının bölünmüş bir görüntü sergilemesi, Cumhur İttifakı’na ciddi bir zafer sağlayabilir. Yavaş’ın aday olmayı düşünmesi durumunda ise, Erdoğan’ın karşısında güçlü bir rakip olarak öne çıkacağı ve seçim yarışını daha zor hale getireceği biliniyor.
Yeni Stratejiler ve Koalisyon Hesapları
Erdoğan için CHP’nin içinde yaşanan bu karmaşa, hem seçmen nezdinde hem de parti içindeki güç dengeleri açısından önemli fırsatlar sunuyor. İktidar, aynı zamanda kendi tarafındaki koalisyonunu güçlendirmek için de Yavaş ve İmamoğlu arasındaki ilişkiyi ve anlaşmazlıkları derinleştirerek, siyasi atmosferi kendi lehine çevirmeyi hedefliyor. Bu noktada, yeni gelişmeler ve olası ittifaklar, 2025 seçimlerinin kaderini büyük ölçüde belirleyecek gibi görünüyor.
CHP’nin adaylık sürecindeki belirsizliklerin ve iç çekişmelerin, Erdoğan ve iktidar partisi için önemli bir stratejik avantaj sağladığı söylenebilir. Ancak, Yavaş ve İmamoğlu’nun kendi aralarındaki dayanışmayı güçlendirmeleri ve iktidarın oyunlarına karşı daha kararlı bir duruş sergilemeleri, sürecin nasıl şekilleneceği konusunda belirleyici olacaktır.
