İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta tutuklanmasının ardından başlayan protestolar sürerken, bu eylemleri izleyen gazetecilere yönelik baskılar da dikkat çekici bir şekilde artıyor. Son olarak, İstanbul’da protestoları takip eden iki genç kadın gazeteci, sabah saatlerinde evlerine yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. Bu gelişme, basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Gözaltılarla Gelen Sessizlik: Gazetecilere Şafak Operasyonu
Bugün sabah saat 06.00 sularında, Evrensel Gazetesi muhabiri Nisa Sude Demirel ile Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Elif Bayburt’un evlerine eş zamanlı operasyon düzenlendi. Polis ekipleri tarafından yapılan baskın sonucu iki gazeteci gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne götürüldü.
Polis, gazetecilerin evlerinde arama yaptı; dizüstü bilgisayarlar, not defterleri ve bazı kişisel eşyalara el konulduğu bildirildi. Gözaltı gerekçesiyle ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmazken, gazetecilerin Saraçhane eylemleri ve üniversitelerdeki İmamoğlu boykotlarını takip etmeleri nedeniyle hedef alındıkları iddia ediliyor.
Gazetecilik Suç Değildir: Meslek Örgütlerinden Sert Tepki
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın-İş, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ve birçok basın meslek kuruluşu, gözaltılara sert tepki gösterdi. Yapılan ortak açıklamalarda şu ifadeler yer aldı:
“Gazetecilerin görevi, kamuoyunu bilgilendirmektir. Bu gözaltılar, doğrudan haber alma hakkına ve ifade özgürlüğüne bir saldırıdır. İmamoğlu protestolarını izleyen gazetecilere yönelik bu uygulamalar, basın özgürlüğüne yönelik sistematik bir sindirme politikasının parçasıdır.”
Protestoların Gölgesinde Artan Baskı
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan protestolar, İstanbul’un birçok ilçesinde ve Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde devam ediyor. Saraçhane Meydanı, Kadıköy ve Beşiktaş gibi bölgelerde yapılan yürüyüşlerde, “Halkın iradesi yok sayılamaz” sloganları öne çıkarken, özellikle gençler ve öğrenciler sürecin demokratik meşruiyetini sorguluyor.
Bu eylemleri takip eden gazetecilere yönelik artan gözaltılar, protesto hakkı kadar basın özgürlüğünü de hedef alan bir tabloyu ortaya koyuyor.
Uluslararası Tepki Gelir Mi?
Gözaltılara yönelik henüz uluslararası medya ve basın özgürlüğü örgütlerinden resmi bir açıklama yapılmasa da, Türkiye’nin geçmişteki benzer uygulamaları nedeniyle eleştirildiği biliniyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) gibi kuruluşların önümüzdeki günlerde gözaltıları gündeme alması bekleniyor.
Ne Olacak? Hukuki Süreç Merakla Takip Ediliyor
Gözaltına alınan gazeteciler hakkında ne tür suçlamalar yöneltileceği, ne kadar süreyle gözaltında tutulacakları ve bir savcılık soruşturmasıyla karşı karşıya kalıp kalmayacakları henüz belirsizliğini koruyor. Avukatları, dosyaya gizlilik kararı getirildiğini ve müvekkillerinin ifade işlemleri için hazırlıkların sürdüğünü belirtti.
Basın Susturulamaz: “Halkın Haber Alma Hakkı” Vurgusu
Son gelişmeler, yalnızca gazetecilik mesleği için değil, toplumun haber alma hakkı açısından da endişe verici bir süreci işaret ediyor. Gözaltına alınan muhabirlerin serbest bırakılması ve gazetecilik faaliyetlerine yönelik baskıların sona ermesi yönündeki çağrılar gün boyunca sosyal medyada yayıldı.
#GazetecilikSuçDeğildir etiketi kısa sürede Türkiye gündemine girerken, kamuoyunun gözü şimdi gözaltındaki gazetecilerin akıbetine çevrildi.
