
Bursa, tarihsel olarak büyük depremler yaşamış ve bu durumu unutmayan bir şehir olarak dikkat çekiyor. Ancak, son yıllarda yapılan yeni keşifler ve incelemeler, şehrin deprem tehlikesinin ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Özellikle Kayapa-Yenişehir Fay Hattı’nın varlığı, şehri büyük bir tehdit altında bırakıyor. Bu fay hattının 624 yıl boyunca hareketsiz kalması, büyük bir depremi işaret ediyor olabilir.
Geçmişteki Felaketler ve Kayapa-Yenişehir Fay Hattı’nın Tehdidi
Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan, Kayapa-Yenişehir Fay Hattı üzerinde meydana gelebilecek bir depremin büyüklüğünün 7’nin üzerinde olabileceğine dikkat çekiyor. 1400 yılında kaydedilen büyük depremden sonra yaklaşık 624 yıl boyunca suskun kalan bu fay hattı, uzmanlara göre çok güçlü bir sarsıntıya yol açabilir. Aykan, “Bursa’da daha önceki büyük depremlerin izlerini görmek, Kayapa-Yenişehir Fayı’nın potansiyel tehlikesini vurguluyor. 1855’teki büyük deprem bile bu hattın batı kısmından kaynaklanmıştı ve o günden sonra şehirdeki binaların yapısı çok daha riskli hale gelmiş olabilir” dedi. 1855’teki depremde büyük yıkımlar yaşanmış, camiler, minareler, tarihi yapılar tahrip olmuş ve çok sayıda can kaybı yaşanmıştı.
Yeni Keşif: Bursa’nın Deprem Riski Daha Büyüdü
Son yıllarda Bursa’da yapılan araştırmalar, daha önce bilinmeyen bir fay hattının varlığını ortaya koydu. Ankara, Kocaeli ve Eskişehir Teknik Üniversiteleri’nin ortak araştırması ile keşfedilen Kayapa-Yenişehir Fayı, şehir merkezine oldukça yakın bir bölgede yer alıyor. Bu durum, mevcut fay haritalarında yer almayan bu hattın, gelecekteki büyük sarsıntıların merkezi olabileceği anlamına geliyor. Özellikle 1400 yılında meydana gelen büyük deprem de aynı fayın Yenişehir kısmından kaynaklanmıştı. Aykan, bu yeni keşfin, şehrin deprem hazırlıkları açısından daha fazla önem taşıdığını ifade etti.
Bursa’daki Deprem Riski: Daha Fazla Araştırma ve Hazırlık Şart
Bursa’daki deprem riskini daha doğru bir şekilde anlamak için geçmişteki depremleri ve fayların davranışlarını araştıran paleosismolojik çalışmaların eksik olduğunu belirten Aykan, bu tür çalışmaların hayati önem taşıdığını vurguladı. Bursa’nın birçok ilçesinde, hatta ilçe sınırlarında bile aktif fay hatlarının bulunması, şehrin deprem tehdidini gözler önüne seriyor. Aykan, “Bursa’da pek çok aktif fay hattı var. Bu fay hatları üzerinde yapılan inşaatlar, büyük riskler taşıyor. Bu durum, gelecekte yaşanabilecek felaketi daha da artırabilir” diye konuştu.
Mikro Bölgeleme Çalışmaları İle Riskler Azaltılmalı
Bursa’da, depreme karşı alınacak önlemler konusunda daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiği konusunda ısrarcı olan Aykan, özellikle mikro bölgeleme çalışmalarının önemine dikkat çekti. “Bursa’daki her ilçenin sınırından bir fay hattı geçiyor. Bu nedenle bu bölgelerdeki yapılaşma çok daha dikkatli bir şekilde planlanmalı. Ayrıca, afet risk haritalarının oluşturulması ve zemin etütlerinin yapılması çok büyük önem taşıyor” dedi. Aykan, şehrin büyük riskler taşıyan bölgeleri için acil mikro bölgeleme çalışmalarının başlatılmasının, Bursa’nın geleceğini güvence altına alacağını belirtti.
Bursa İçin Gelecekteki Tehdit: 7’nin Üzerinde Bir Deprem
Bursa’nın tarihi boyunca büyük felaketler yaşamış olması, şehri bir kez daha büyük bir depremin tehdidi altında bırakıyor. Uzmanlar, bu fay hattı üzerindeki depremin büyüklüğünün 7’nin üzerinde olabileceği konusunda uyarılar yapıyor. Bursa’da, bu büyüklükte bir deprem olursa, şehirdeki eski yapılar ve altyapı ciddi zarar görebilir. Bu nedenle, uzmanlar, şehri bekleyen büyük risklere karşı daha kapsamlı bir hazırlık sürecine girilmesi gerektiğini vurguluyor.
Gelecekteki büyük felaketlere karşı, yerel yönetimlerin ve şehir sakinlerinin, olası bir deprem için gerekli tedbirleri alması ve daha güvenli yaşam alanları oluşturulması gerekiyor. Aykan, bu bağlamda acil olarak yapılması gereken çalışmalar arasında, yerleşim alanlarının yeniden planlanması, zemin etütlerinin yapılması ve depreme dayanıklı binaların inşa edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Bursa, her geçen yıl daha fazla büyürken, şehirdeki deprem riski de giderek artıyor. Bu nedenle, hem bireylerin hem de yerel yönetimlerin daha dikkatli olması ve önlem alması gereken bir dönemden geçiyoruz.