Cübbeli Ahmet Hoca’dan Hüsnü Kılıç reaksiyonsi: Daha ne kadar tahammül göstereceğiz.. Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü, İsmailağa Cemaati lideri Hasan Kılıç’ın oğlu Hüsnü Kılıç’ın son dönemde yaptığı açıklamalara reaksiyon gösterdi. Cübbeli Ahmet Hoca, “Mahmûd Efendi Hazretlerimizin, post-u şerifi üzerindeki ısısı şimdilik taze iken kendisinin: ‘Onu bana yaklaştırmayın, o şeytandır’ buyurduğu Hüsnü Kılıç’ın Efendi Hazretlerimizin makamını işgal etmesine daha ne kadar tahammül edeceğiz” ifadelerini kullandı. İsmailağa Cemaati’nde Mahmut UstaOsmanoğlu’nun vefatının sonrasında yerine geride bıraktığımız Hasan Kılıç’ın oğlu Hüsnü Kılıç’ın açıklamalarının başta Cübbeli Ahmet Hoca olmak üzere cemaatte birtakım hoşnutsuzluklara namacıyla bulunduğu iddia edildi. Yaşanan ilerlemelere sitesinden yaptığı yazılı bir açıklamayla reaksiyon gösteren kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü, “Mahmûd Efendi -Kuddise Sirruhû- Hazretlerimizin, post-u şerifi üzerindeki ısısı şimdilik taze iken kendisinin: “Onu bana yaklaştırmayın, o şeytandır” buyurduğu Hüsnü Kılıç’ın Efendi Hazretlerimizin makamını işgal etmesine daha ne kadar tahammül edeceğiz!” ifadelerini kullandı. Hüsnü Kılıç’ın 2005 senesinde bir dergiye verilen röportajda babası Hasan Kılıç amacıyla övgü dolu sözler sarf edip İsmailağa Cemaati’nin eski lideri Mahmut UstaOsmanoğlu’nu amaç aldığını anımsatan Cübbeli Ahmet Hoca, kaleme aldığı yazıda “Hasan Efendi Hocamızın oğlu Hüsnü Kılıç’ın 2005 senesinde Aktüel Dergisi’nde babasını, bizim de makbulümüz bulunduğu vechile; hakîkî mânâda sûfî olarak niteledikten sonra Efendi Hazretlerimiz ile ilgili “çocuk kadar saftır, kendine Allâh’ı inkar edenler bulunmaktadır denildiğinde üç gün hasta olur” diyerek aşağıladığını, Kur’ân-ı Kerîm’de cilbab âyetiyle emredilen çarşaf-ı şerîf’in bu yolda koşul olmadığını ve kendine şalvar cübbe giymesini tavsiye eden cahiller bulunduğunu söylediğini Efendi Hazretleri’ne İsmailağa Câmi-i Şerîfi’nin mihrabının önünde aktardığım vakit bana: “Haydi odama geçelim, bu iş çok mühim, bunun üstüne gidelim” buyurdu ve odaya geçtik. Bu duyduklarından Allâh amacıyla o kadar gazaplandı ki yüzü bembeyaz oldu, nefesleri sıklaştı hem de biz kalp krizi geçiriyor zannettik. Bu hali görünce işi daha ileri götürmemek amacıyla müsaade istedim velakin buna daha ziyade öfkelenerek: “Otur, kimseden korkma” buyurduktan sonra: “Onlar Allâh yolunda cihad ederler ve hiçbir tenkitçinin kınamasından korkmazlar” âyet-i kerîmesini okudu. O sırada bu haberi duyanlar odaya akın etmeye başladı. Bunların arasında amcasının oğlu merhum Ahmet UstaOsmanoğlu Hocaefendi de bulunuyordu. O kendine: “Efendi Hazretleri bu kadar sinirlenmeyin, belki de Cübbeli Hoca hatalı anlamıştır” deyince: “Ahmet hatalı anlamaz” buyurarak bu fakiri yalan hatalı konuşmaktan tezkiye etti. Bunun üstüne ben derginin getirilip okunmasını istedim. O sırada Efendi Hazretlerimizin mahdûmu Ahmet Hocaefendi içeri girdi ki onun söyledikleri ve Efendi Hazretleri’nin ona söyledikleri konusunu râbıta-ı şerîfenin ve tarîkat-i aliyye’nin bozulması gibi bir tehlike zuhûr ederse bilâhare açıklayacağım ama inşâellâh bu hususta bildiklerimi açıklamam gerekmesin diye duâ ediyorum. Derken Efendi Hazretleri Hüsnü Kılıç’ın dergideki röportajında geride bıraktığımız ağır ifadeleri işittikçe hiddetlenmeye başladı ve ona şalvar-cübbe giy diyenin kendisi bulunduğunu bilmeyecek kadar -hâşâ- saf olmadığına göre sözlerinin kime râci bulunduğu onun nezdinde sabit olarak: “ANNE BABASI BİZDENDİR, BU BİZDEN DEĞİLDİR. BU ŞEYTANDIR!” diye yine yine değişik ifadeler kullandı. Bunlardan birinde: “Annesi sâliha bir kadındı, onu çarşafın aleyhine konuşsun diye mi doğurdu, onun hanımı çarşaf giyiyor mu ki bu işleri konuşuyor, hanımı çarşaf giymeyenin benimle işi olmaz” ifadesini kullandı. O sırada odada tespit edilen ve hanımı çarşaflı olmayan ancak Efendi Hazretlerimiz nezdinde çok sayısal değeri olan bir ağabeyimiz kapıdan çıkarak anında hanımına telefon açtı ve: “yaktın beni hanım, ne olur çarşaf giyme sözü ver de beni kurtar” diyerek hanımından çarşaf giyme sözü aldı. O sırada: “Hüsnü Kılıç’ı size çağıralım da bu sözlerden neyi kastettiğini kendine sorun” denilince: “Onu bana yaklaştırmayın, o şeytandır” buyurdu, orada birisi ondan bahsederken ‘Hüsnü Abi’ tabirini kullanınca: “Abi deme ona” diye müdâhalede bulundu. Bu arada Hüsnü Kılıç ile ilgili söylediği ‘şeytan’ ifadesi 7 adedine bâliğ oldu. Bu esnada yaşanan ve bugün İsmailağa’da yetki sahibi olan birtakım zevatı zora sokacak çoğu mevzûyu açıklama hakkımı mahfuz tutarak şimdilik bu kadar izah ile iktifâ ediyorum. Bu yaşananlara bu kardeşiniz başta olmak üzere çoğu şahıs tanık olmuştur, bunlardan birtakımsı şu anda merhum iken başka birtakımsı ise hâlen hayattadır.